Tek Müjde
Galatyalılar 1:1–9
İnsanlarca ya da insan aracılığıyla değil, İsa Mesih ve O’nu ölümden dirilten Baba Tanrı aracılığıyla elçi atanan ben Pavlus’tan ve benimle birlikte olan bütün kardeşlerden Galatya’daki kiliselere selam! Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten sizlere lütuf ve esenlik olsun. Mesih, Babamız Tanrı’nın isteğine uyarak bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşılık kendini feda etti. Tanrı’ya sonsuzlara dek yücelik olsun! Amin.
Pavlus’un Galatyalılar’a mektubu, doktrinsel özelliği kadar elçinin kızgın ses tonuyla da ünlüdür. Pavlus bu mektupta haklı nedenlerden ötürü son derece üzgündür. Galatya ve çevresinde kurmuş olduğu kiliseler Müjde’den sapmaktadır. Sahte öğretmenlerin tehlikeli yollarına sapmışlardır. Bu nedenle Pavlus’u, kendileri için üzüntü duyduğu kişileri sözle taciz eden baskıcı veya öfkeli bir kişi gibi görmemelidirler. Aksine Pavlus, çocuğunun yaşamının tehlikeye düşebileceği endişesiyle kalabalık sokağa girmeye çalışan, çocuğunu durdurmak için çabalayan bir ebeveyn gibidir. Ancak Galatyalılar’ın durumuna bakacak olursak, yaklaşmakta olan tehlike fiziksel zarardan ve hatta ölümden bile daha kötüydü; sahte öğretilerin sonucu olarak sonsuza dek lanetlenme riski söz konusuydu. Pavlus mektubunda öfkeli bir ses tonu takındığı için, onun Galatyalılar’dan nefret ettiğini düşünmemeliyiz. 16. yüzyıl Reform ilahiyatçısı Wolfgang Musculus’un söylediği gibi:
İmanlı topluluğunu hatalarından dönerek doğru yola çağıran elçi; iman etmeyenlere, Tanrı’ya inanmayanlara ve yabancılara Müjde’yi duyurarak onların da göksel lütuftan ve sonsuz yaşamdan pay almalarını istemekte ve onları Mesih’e çağırmaktadır. Bunu yaparken Pavlus Tanrı’nın bol lütfundan yoksun değildir.1
Başka bir deyişle, sevgi ve azarlama birbirinin zıttı değildir.
Peki, Galatya’da bu durum nasıl ortaya çıktı? Galatya kilisesi sahte öğretmenlere ve müjdeye nasıl kapıldı? Kısa bir açıklama bu konuyu daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır.
Öncelikle, Elçilerin İşleri 13—14’ten, Pavlus’un ilk müjdeleme hareketleri sırasında Galatya kilisesini kurduğunu biliyoruz.2 İkinci olarak, Pavlus oradan ayrıldıktan kısa bir süre sonra sahte öğretmenlerin kiliseye geldiğini biliyoruz, öyle ki bu kişiler kendilerine hasım olarak Pavlus’u seçip doğrudan ona saldırdılar (Gal.4:17) ve kiliseye sahte bir Müjde duyurdular (Gal.1:6–7). Bu sahte öğretmenler sünnetin kurtuluş için zorunlu olduğunu öğretiyorlardı (Gal.6:12). Galatya kilisesinde büyük ölçüde diğer uluslara ait kişiler olduğundan, sahte öğretmenler yeni iman eden kişilerin kurtuluş için yalnızca Mesih’e iman etmelerinin yeterli olmadığını, sünnet de olmaları gerektiğini söylüyorlardı (Gal.2:3–5; 5:2,6,11; 6:12–15).
Sünnet, Mesih gelmeden önce Eski Antlaşma’da antlaşma işaretiydi (Yar.17) ve bu işarete karşı çıkmak, zihinlerde kurtuluş kavramı ile ilgili ciddi bir kargaşa doğmasına neden olmuştu. Bu nedenle Pavlus, bu büyük sorunu çözebilmek için Galatya’daki kiliselere yazdı. Bu mektupta, özellikle de aşağıda ele alacağımız ayetlerde, Pavlus bu mesajın Mesih’in Müjdesi açısından taşıdığı önemi göstermektedir.
Gerald L. Bray, ed., Galatians, Ephesians, vol. 10, Reformation Commentary on Scripture, New Testament (Downers Grove, IL: IVP Academic, 2011), 18.
Bkz. Thomas R. Schreiner, Galatians, ZECNT (Grand Rapids, MI: Zondervan, 2010), 22–31.
Selamlama
Elçi Pavlus’un mektubunun giriş bölümü, Yeni Antlaşma’da bulunan diğer mektupların giriş bölümleriyle benzerlikler taşır. Pavlus kendisini, Müjde’yi duyurmak üzere İsa Mesih tarafından atanmış ve görevlendirilmiş olan bir elçi olarak tanıtır. Müjde, ilk olarak Yahudiler ve sonra diğer uluslara yönelik, Mesih’e iman edenler için kurtuluşun gücü olan Mesih’in yaşamının, ölümünün, dirilişinin ve göğe alınışının mesajıdır (Rom.1:16–17)3. Pavlus, Mesih’in müjdesinin kurtarıcı doğasını 3. ve 4. ayetlerde vurgular: “Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten sizlere lütuf ve esenlik olsun. Mesih, Babamız Tanrı’nın İsteğine uyarak bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşılık kendini feda etti.”
Müjde, Tanrı’nın lütfunun gösterilmesidir; Tanrı, iyiliğini yaptıkları işlere bakmaksızın günahkârların üzerine döker. Müjde yalnızca Tanrı lütfunun bir göstergesi değildir, aynı zamanda Tanrı’nın halkına verdiği esenliktir (Say.6:24–26). Bir kişi iman etmeden önce Tanrı’ya düşmandır; günahkâr, Tanrı’nın yargısı ve öfkesi altındadır, yaratıcısı olan Tanrı ile arasında hiçbir şekilde barış yoktur. Ancak Tanrı lütfunu bir kişiye vererek iman etmesini sağladığında, bu günahkâr kişi artık Tanrı’yla düşmanlık içinde değildir; tek kurtarıcı olan Mesih, Tanrı ile arasında köprü kurmuştur ve barış getiren tek aracıdır. Baba Tanrı bize Oğlu’nu verdi ve Oğul da “bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için” kendini vermiş, yani feda etmiştir (Gal.1:4). Pavlus, “şimdiki kötü çağ” derken neyi kastetmektedir?
Şimdiki kötü çağ Şeytan’a, günaha ve ölüme teslim olan ilk Adem’in düşmüş krallığıdır. Başka br deyişle, şimdiki kötü çağ karanlığın krallığıdır. Öyleyse, Mesih’e iman ederek Şeytan’ın, günahın ve ölümün egemenliğinden kurtulmuş olduk ve gelecek olan çağ diye de bilinen ışık krallığına geçiş yaptık (Mat.12:32; Mar.10:30; Luk.18:30; Kol.1:13; İbr.6:5)4. Bu noktada Pavlus’un üzgün olduğunu fark etmeyebiliriz, çünkü bu mektubuna da diğer mektuplarına başladığı gibi başlar, fakat üzüntüsü özel ve kendine özgü unsurlarla açığa çıkar.
Bunlardan ilki hemen giriş bölümündedir ve Pavlus elçi oluşunun “İnsanlarca ya da insan aracılığıyla değil, İsa Mesih ve O’nu ölümden dirilten Baba Tanrı aracılığıyla” mümkün kılındığını işaret etmektedir. Pavlus, Galatyalılar’a elçisel otoriteden kaynaklanan yetkinin önemine dikkatleri çekmeye mecbur kalmıştır. İlettiği mesaj insanlara değil Tanrı’ya aittir ve Mesih özlüdür: Pavlus Şam yolunda Mesih’in kendisi tarafından elçi atanmış ve görevlendirilmiştir (Elç.9:1–25)5.
İkinci olarak Pavlus, Mesih aracılığıyla verilen kurtuluş için Tanrı’yı övdükten sonra mektubuna diğer mektuplarında yaptığı gibi dua ve şükranla değil, azarlamayla devam eder. Diğer mektuplarında Pavlus, mektubu yazdığı kilise için şükreder ve onlar için dua ettiğinden bahseder (1Ko.1:4; Ef.1:15; Flp.1:3; Kol.1:3; 1Se.1:2; 2Se.1:3; 2Ti.1:3; Flm.4). Ama burada görülmektedir ki Pavlus’un zihnini kurcalayan daha ağır meseleler vardır.
Dirilişinden ayrı bir olay olarak Mesih’in göğe alınışının önemi için, bkz. Douglas Farrow, Ascension and Ecclesia: On the Significance of the Doctrine of the Ascension for Ecclesiology and Christian Cosmology (Edinburgh: T&T Clark, 1999), 1–40.
Bkz. Geerhardus Vos, The Pauline Eschatology (Phillipsburg, NJ: P&R, [1930] 1979), 1–41.
Pavlus’un iman edişinin teolojik önemi için bkz. Seyoon Kim, The Origin of Paul’s Gospel (Grand Rapids, MI: Eerdmans, 1982).
Müjde’nin Tekliği
Pavlus’u kaygılandıran ve zihnini meşgul eden Galatya’daki sahte öğretmenlerin neden olduğu sahte Müjde sorunudur. “Sizi Mesih’in lütfuyla çağıranı bırakıp değişik bir müjdeye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum. Gerçekte başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştırıp Mesih’in müjdesini çarpıtmak isteyenler vardır” (Gal.1:6–7). Galatyalılar’ın Müjde’den ne kadar hızlı bir şekilde uzaklaştıklarını bilemiyoruz, ancak yazılanlardan yola çıkarak bu değişimin Pavlus’u şaşırtacak kadar çabuk gerçekleştiğini görüyoruz. Ayrıca “değişik bir müjdeye” döndüklerini biliyoruz.
Pavlus “değişik bi müjde” derken neyi kastettiğini hemen açıklamaktadır, kesinlikle Tanrı’dan gelen başka bir Müjde yoktur. Galatyalılar, tek gerçek Müjde’den ayrılmış ve sahte bir Müjde’yi benimsemişlerdir. Giriş bölümünde hem Pavlus’un derin kaygısı, hem de Galatyalılar’ı tehdit eden büyük tehlike görülmektedir. Pavlus’un bu konuda tedirgin olmasının nedenlerinden biri de, bu sahte Müjde’nin melek kılığına girmiş iblisler aracılığıyla kilisenin içine sızmasıdır. Martin Luther böylesi bir tehdidin tehlikesini şu şekilde tanımlar:
Şeytan’ın hilelerinin ve aldatmacalarının farkına varabilmeyi öğrenmeliyiz. Bir sapkın, üzerinde “Kusur” veya “Şeytan” etiketi taşıyarak gelmez; ya da Şeytan, Şeytan kılığında gelmez, özellikle de o “beyaz Şeytan.” Esasında insanları aleni günahlara iten o kara Şeytan bile, işledikleri günahlar için onlara türlü bahaneler sunar. Öfkeli katil, adam öldürmenin dışarıdan göründüğü kadar büyük bir günah olmadığını düşünebilir, çünkü böyle düşünmek ve haklı olduğuna inanmak için bir mazeret ya da bir bahane bulmuştur. Hırsızların, katillerin ve sarhoşların davranışları için özürleri vardır ve işledikleri günaha bir kılıf uydururlar. Böylece kara Şeytan her zaman kılık değiştirir, işlerini ve oyunlarını hep örter. Ancak ruhsal bakımdan kara Şeytan kendisini Tanrı’nın bir meleği hatta Tanrı’nın kendisi olarak gösterir; sinsice yaklaşır ve inanılmaz numaralar sergiler, ölümcül zehrini lütuf, Tanrı sözü ve gerçek Müjde gibi gösterir. İşte bu nedenle Pavlus, sahte öğretmenlerin ve Şeytan’ın hizmetkârlarının öğretisine “değişik bir müjde” der.6
Kendilerini Tanrı’nın sözüne iyi ve sadık bir amaçla adamış olmalarına rağmen insanlar müjdeye zarar verebilirler, daha da kötüsü başkalarını da kendi yanlışlarına sürükleyebilirler.
Pavlus ısrarla İsa Mesih’in Müjdesi’nin değişmez olduğunu söyler; bu önemli noktayı iki kez vurgular: “İster biz, ister gökten bir melek size bildirdiğimize ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona!” (Gal.1:8–9). Pavlus’un ne söylediğini bir düşünün: herhangi bir insanın, hatta elçilerden birinin gelip Müjde’yi değiştirebilme ihtimalinin olmadığını söylüyor. Ayrıca farklı bir müjde ileten insanın ya da meleğin Tanrı’nın laneti altında olduğunu (anathema), Tanrı’nın öfkesine ve lanetine maruz kalacağını söylüyor (1Ko.16:22; Rom.9:3; Lev.27:28–29; Say.18:14; Yas.7:26; Çık.22:20; Say.21:2–3)7.
Mesih’in Müjdesi’nin doğasıyla ilgili olarak, Pavlus’un Galatyalılar mektubuna başlama biçiminde dikkat etmemiz gereken birçok husus bulunmaktadır. Müjde’nin doğasına dikkat edin. İsa Mesih’in Müjdesi, iyi haberin duyulmasıdır. Bu iyi haber tam olarak nedir? Müjde kötü haberle başlar: insan günahkârdır, günahı yalnızca onu Tanrı’dan ayırmakla kalmaz, aynı zamanda Tanrı’nın gazabına ve yargısına da maruz bırakır. İster küçük ister büyük olsun, günah bizi Tanrı’dan ayırır ve Tanrı’nın yargısına maruz bırakır.
İyi haber, Tanrı’nın bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için oğlunu göndermiş olmasıdır. İsa Mesih bu dünyaya gelmiş ve yasanın gerekliliklerine uygun olarak kusursuz bir itaatle yaşamıştır, yani kendisine imanla bakanlar için Yasanın gerekliliklerini yerine getirmiştir. İsa Mesih, günahkârların ödemesi gereken cezayı O’na imanla bakanların yerine çarmıhta acı çekerek ve ölerek ödemiştir. İsa Mesih, günahsızlığına ve doğruluğuna bir işaret olarak, Tanrı’nın imanlılar adına olan kurbanı kabul ettiğini göstermek ve O’na iman edenlerin aynı şekilde dirileceğini ilan etmek için ölümden dirilmiştir. Bu, İsa Mesih’in Müjdesi’dir. Bu, tamamlanmış ve bize uygulanmış olan kurtuluş planıdır.
Pavlus, şimdiki kötü çağdan kurtulalım diye Oğlu’nu göndererek bizim gibi kurtuluşu hak etmeyen günahkârlar üzerine merhametini ve lütfunu döken Tanrı’nın, bunu kendi isteği sonucu gerçekleştirdiğini belirtmektedir. Karanlığın krallığından ışığın krallığına alındık ve bu sadece Mesih’e olan imanla ve Tanrı’nın lütfuyla gerçekleşmektedir. Müjde, cennet ve cehennem arasındaki farklılıktır. Ancak görülen o ki düşman her çağda Mesih’in Müjdesi’ne gölge düşürmeye çalışmaktadır. Bu Pavlus’un zamanında da böyleydi.
Durumu daha da ciddileştiren şey, bu sahte Müjde’nin kilisenin dışından ve Mesih’in kolayca tanımlanabilen düşmanlarından değil, Mesih takipçisi olduğunu söyleyen kişilerden, kilisenin içinden gelmesidir. Kilisenin bu tür tehlikeleri geçmişte bıraktığını düşünüyorsak, bunu bir kez daha gözden geçirelim. Amerika Episkopal Kilisesinde yardımcı başkanlık yapan Katharine Jefferts Schori’ye bir röportajda şu soru sorulmuştur: “Cennete gitmenin tek yolu İsa’ya inanmak mıdır?” Schori soruyu şu şekilde yanıtlamıştır: “Hristiyan geleneğini uygulayan bizler Mesih’i tanrısallığa giden bir araç olarak görürüz. Fakat Tanrı’nın başka şekilde çalışmadığını düşünmek, bence onu küçük bir kutunun içine hapsetmektir8.” Verdiği cevaba bakıldığında Schori ne Pavlus’u anlamıştır, ne de onun sözlerine inanmaktadır.
Pavlus’un yetkisini hiçbir zaman unutmamalıyız; çünkü o insanlar aracılığıyla değil, İsa Mesih ve Baba Tanrı aracılığıyla atanmış bir elçidir (ayet 1). Pavlus, Baba Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in Müjdesi’ni duyurması için doğrudan Mesih tarafından atanmış bir elçidir. Bunun da ötesinde Pavlus, kendisinin ve elçilerin bildirdiği Müjde’den başka bir Müjde duyuranın Tanrı’nın laneti altında olacağını söylemektedir. Müjde’ye, Tanrı’nın elçilerine Mesih aracılığıyla ve Kutsal Ruh ile ilettiği mesaj gibi bakarak, Tanrı’yı “küçük bir kutunun” içine hapsetmiyoruz. Aksine, günahkâr insanlar Mesih’in kurtuluş için tek yol olmadığını söyleyerek Tanrı’yı kendi yaptıkları küçük kutuların içine hapsetmeye çalışmaktadırlar: Mesih’in kurtarışı yetersiz mi ki Tanrı’ya gitmek için başka yollara gereksinim olsun?
Mesih’le ilgili bu tür inançlar sapkınlıktır. Westminster Theological Seminary’nin ve Orthodox Presbyterian Church’ün kurucusu olan J. Gresham Machen (1881–1937) böylesi bir liberalizmin kusurunu gözler önüne sermiştir:
Hristiyan bir doktrini, tamamen farklı ve Hristiyanlıkla ilgisi olmayan bir doktrinle değiştirerek düşmana teslim eden liberal teoloğun sebep olduğu tehlikeler görülmektedir; bu yaptığının Hristiyanlıkla bir ilgisi yoktur. Bunun da ötesinde görülmektedir ki çağdaş insanın Hristiyanlıkla ilgili korkuları temelden yoksundur, Tanrı kentinin güvenli sularını terk eder, diğer dinlerin karanlık ve derin sularına dalar, böylece savunmadan yoksun ve her türlü tehlikeye açık olur.9
Machen’in değerlendirmeleriyle ilgili herhangi bir kuşku duyuyorsak, yapmamız gereken tek şey Episkopal Kilisesi için odak noktasının ne olduğu konusunda sorulan soruya Bayan Schori’nin verdiği yanıtı okumaktır. Bayan Schori soruyu şu şekilde yanıtlamaktadır: “Odak noktamız aç insanları doyurmak, kız ve erkek öğrencilere eğitim sağlamak, AIDS hastalarını iyileştirmek, tüberküloz ve sıtma hastalıklarına dikkat çekmek ve sürekli bir gelişim sağlamaktır. Bütün bunlar öncelikle odaklanmamız gereken sorunlar olmalıdır10.” Peki eksik olan nedir? İsa Mesih’in Müjdesi’dir! Burada, kilisenin başı ve 2.3 milyon üyesi bulunan Müjde’den bahsetmektedir. Bütün “kilise”, ya da episkoposların temsil ettiği çoğunluk, Müjde’yi tamamen terk etmiştir. Kesinlikle değişik bir Müjde’ye, temelinde iyi işlerle kurtulma olan hümanizmle, insan merkezli anlayışla kurtuluşa dönmüşlerdir. Fakat Müjde’nin tahribatı “liberallerle” sınırlı değildir. Şunun farkına varmalıyız ki biz de aynı hataları, günahları işleyebiliriz.
Pavlus’un giriş sözleri üzerinde durup düşünün ve Müjde’nin doğasını kavramaya çalışın. Bizi şimdiki kötü çağdan kurtaran ve Tanrı’nın krallığı demek olan gelecek çağa taşıyacak olan, Kutsal Ruh ile Mesih’in sayesinde gerçekleşen Tanrı’nın kurtarış planıdır. Hatanın nereden kaynaklandığına bakmaksızın –ister kilisenin içinden ister dışından gelsin– Müjde’nin saflığını korumak için uyanık kalmalıyız. Müjde Mesih’in günahkârlar için gerçekleştirdiği kurtarış işidir ve bu Müjde’yi duyurmalıyız. Alçakgönüllülük ve sevgi ile bu dünyanın günahkârları karşısına çıkmalıyız, öyle ki günahlarını görüp Mesih’e dönsünler. Biz de Pavlus gibi İsa Mesih’in müjdesine, Üçlü-Birlik Tanrısı’na sonsuza dek yücelik vermeyi amaçlamalıyız.
Martin Luther, Galatians, vol. 26, Luther’s Works, ed. Jaroslav Pelikan (St. Louis: Concordia, 1963), 49.
Schreiner, Galatians, 87.
Jeff Chu, “10 Questions for Katharine Jefferts Schori,” Time, July 17, 2006, 6.
J. Gresham Machen, Christianity and Liberalism (Grand Rapids, MI: Eerdmans, [1923] 1999), 6–7.
Chu, “Ten Questions,” 6.